15 Ocak 2013

Faşist Okan Bayülgen



Aşağıda yer alan videoyu yeni izledim. İzlemez olaydım. Çok sinirlendim.
Okan Bayülgen’in verdiği tepkileri kontrol ederseniz, onun için benim sinirimde, üzülmemde onun için çokta fifi. Hatta durumu şöyle aktarayım, ben şuan faşistlik yapıyorum, onun güzünde onun sigara içmesini eleştirdiğim için faşistim.
Oysa ki ben faşizmi kötü bir şey olarak bilirim. Faşist, kendi düşüncesinin doğru olduğuna inanan ve diğer insanların düşüncelerine saygı göstermeyen, hatta diğer insanları kendi gibi düşünmeye zorlayan değil midir?
Biz bu senaryoyu çok gördük, görüyoruz. Siyasetçilerde de görüyoruz. Benim gibi düşünmüyorsan faşistsin sen. Bunu söyle, etkileyici olsun ve kendini kurtar.
Okan Bayülgen sizce evde bebeğinin yanında sigara içiyor mudur? Kendi arabasının içinde, bebeği bebek koltuğundayken sigara içiyor mudur? 
Benim sigaram senin astımına buradan etki etmez diyor ya Bayülgen. Birde buradan bakın, o salonda sigara kullanan bir kişi değil, hepsi canı istediği zaman sigara yaksalar ne olur o astım Okan Bayülgen…
Kötü davranışı savunan özgürlük, iyi davranışı savunan faşistlik… Bu mudur?
Bence bu olayda faşist olan açık ve net… Faşist sensin Okan Bayülgen. Burada faşistliği yapan sensin… Yazık… 

09 Ocak 2013

Limonlu Cheesecake Tarifi



Geçen hafta cheesecake yaptım, limonlu. Açıkçası ilk defa tatlı yaptım, ama yiyen herkesten aldığım geçer not beni şımarttı. Üstelik herkes tarifini de istedi, anlattık ama yaz da ver dediler. Ben de şımarıklığımın zirvesi ile (bloğa artık biraz daha fazla yazı yazayım diye bahane de oldu) yazıyorum.
Öncelikle internette birkaç tarif incelediğimi belirteyim. Ama hiçbiri tam olarak uygulamadım, biraz oradan biraz buradan, kafama göre takıldım.
Öncelikle Malzemeleri Yazayım.
Taban için
·         1 Paket Eti Burçak
·         Göz kararı tereyağı (Ben hatırladığım kadarıyla 1 buçuk yemek kaşığı koydum)
Üstü için
·         200 gram’lık labne peynir (Pınar marka kullandım)
·         500 gram’lık eritme krem peynir (Pınar marka kullandım)
·         1 paket krema
·         1 paket vanilya
·         1 su bardağı şeker
·         3 yumurta
·         3 kaşık un (dolu dolu)
·         1 limon kabuğu rendesi
·         Kafanıza göre ya tam 1 limon suyu, yada yarısı
Hazırlanışı
Efenim, öncelikle kelepçeli kabın tabanını yapışma olmasın diye yanmaz kağıt ile kapladım, Daha sonra bisküvileri elimle doğradım, en ince hale gelene kadar uğraştım. Gördüğünüz gibi rondo kullanmadım, siz kullanın. Fırını 170 – 180 derece civarında ayarladım, önceden ısıttım. Daha sonra tereyağını eriterek bisküvileri üzerine döktüm. Bir kaşıkla üzerinde gezdirerek hem her yerine gezdirdim, hem de bisküvilere iyice yedirdim.
Daha sonra bir kapın içine peynirleri, kremayı, vanilyayı, şekeri atarak iyice çırptım. Daha sonra sırasıyla unu ilave ettim, çırptım, daha sonra yumurtaları ekledim, çırptım, en son limon suyunu ve limon rendesini döktüm ve iyice çırptım. (Ben çırpa işlemini de elle yaptım, siz mixer kullanın J )
Son olarak öncesinde hazırladığım tabanın üzerine dökerek, kabı fırına verdim. Ne kadar bekledim, hangi durumdayken aldım fırından bilmiyorum. Siz ayarlarsınız işte, gözünüzü dört açın yanmasın sadece. Sonra tabi ki soğumasını bekleyeceksiniz. Hatta soğuduktan sonra 1 gün de buzdolabında bekletin, ertesi gün daha lezzetli olacaktır. Afiyet olsun. J

SPOR HUKUKU ve BASKETBOL



Sporda profesyonelliğin önem kazanmasıyla her spor kulübü kendini uymak zorunda olduğu kurallar, sözleşmeler içinde buldu. Basketbol da, son 20 yıl içinde geçirdiği değişim ile bu “profesyonelleşme” içinde yer aldı. Menajerler önem kazandı. Her yanımız sözleşme oldu. Sporcu, sporcu temsilciliği, sponsorluk, yayın, reklam sözleşmeleri… Protokoller, anlaşmalar, mevzuatlar, yönergeler… Basketbol artık bir endüstriyel ürün ve işin içinde çok para var. Hal böyle olunca da hukuk devreye giriyor. Girmesine giriyor da, hala bunun farkında olmayan spor kulüpleri var. Kulüpleri geçtim, sporcuların dahi birer avukatla dolaştığı günümüzde, spor kulüpleri spor hukuku konusunda uzmanlaşmış olan hukukçularla çalışmayı aklına getirmiyor, yada getiriyor buraya para ayırmak istemiyor, yada her şeyin farkında olmasına rağmen günü kurtarma uğruna bir sürü yapılmaması gereken işin ve sorumluluğun altına giriyorlar. Sonuç olarak hukuk cezayı kesiyor.
       Aslına bakıldığında, bütün sportif faaliyetler kurallar demektir. Kurallarsa hukuk demektir. Sporla hukukun kesiştiği en önemli ortak nokta, kurallara uygunluktur, yani spor hukuk olmadan uygulanamaz, gerçekleştirilemez. Hukuk, sosyal bir olay olan sporu ve spordan kaynaklanan ilişkileri düzen­lemek zorundadır (1). Hukuk bu düzenlemeleri yapsa da bu düzenlemelere uymaları gereken kurum yada kulüplerin spor hukukunun çerçevesinden haberleri yok.
       Hal böyle iken kulüplerin başı sürekli hukuk alanında sıkıntıya giriyor. Yakın tarihimiz örnekleri ile dolu. En son gündemde olan İlkan Karaman olayında da olduğu gibi, imzalanan sözleşmelerin bile bağlayıcı tarafı, geçerliliği olamayabiliyor. Mutlaka herhangi bir hukukçu değil, spor hukukuna hakim kişilerin elinden çıkması gerekiyor bu sözleşmeler. Menajerler kulüplerden daha fazla hukuk bilgisine sahipmiş gibi gözüküyor. Bu durumun dengelenmesi gerek.
       Bir diğer konu da basketbol salonlarımızda da bulunan şiddet olayları, fanatizm. Spor ve şiddet gerçekten birbiriyle son derecede zıt iki kavram, ancak ne gariptir ki çoğu kez de birbiriyle beraber anılmaktalar. Şiddetin olduğu yerde de insan hukuk’a ihtiyaç duyuyor (2). Fanatizmin yarattığı şiddet (sözlü yada fiili) sonucunda yine kulüpler zarar görüyor. Ender de olsa, şiddeti yapan birey ceza alsa dahi, hukuk cezayı her zaman kulüplere kesiyor. Kulüpler bunu görmezden gelemezler, önüne geçemeyeceğimiz bir sorun olarak adlandıramazlar. Bunun mutlaka çözümü vardır. Buda yatırımı gerektirir, devlet teşkilatları ve federasyon ile koordineli çalışma ile olur. En önemlisi sadece bu işi yapacak kişilerin personel olarak tahsis edilmesi gerekir.
      Kulüplerin hukukla ilişkide oldukları konular o kadar fazla ki. Aklıma gelenleri sırlayım; dernekler, vakıflar, federasyonlar, doping, şiddet, disiplin suçları, lisans-tescil-vize işlemleri, yukarıda da belirtilen sözleşmeler, transfer görüşmeleri, mali ve idari uyuşmazlıklar, sporcu yaralanmaları, yönetmelikler, talimatlar, bahis, şike… bu konular sürekli gündemde. Peki bu sürekli gündem maddeleri, kulüplerin bünyelerinde bir spor hukuku ekibi bulundurmalarını gerektirmiyor mu?
       Günümüzde profesyonelleşme sadece organizasyonların ve (herhalde tabirim yanlış olmayacak ) sporcuların pazarlanması (manejeler ve reklam kampanyaları) alanlarında daha öne çıkmaktadır. Bu durumu sağlayanda, organizasyonları yapan kurumsal şirketler ile sporculardan ve kampanyalarından sorumlu menajerlerin varlıklarıdır. Spor Hukuku, kulüplerin yaptıkları her işin içinde olmasına rağmen, amatör tavır devam etmektedir. Hal böyleyken, sporda profesyonelleşmenin Spor Hukuk’unu da kapsaması gerekmez mi?
Kaynakça
1-      Yunus Akgül. 2. Uluslararası Spor Hukuku Kurultayı, Ankara Barosu Yayınları. Sayfa: 10 – 11.
2-      Av. Türkan Aslan.1. Uluslararası Spor Hukuku Kurultayı, Ankara Barosu Yayınları. Sayfa: 30.

03 Ocak 2013

ODTÜ VE BASKETBOL



ODTÜ, tarihi boyunca da aynı yada benzer konularla her zaman gündemde olduğu gibi, siyasi konularla yeniden gündemde. Bununla beraber basketbolda da bir zamanlar gündemdeydi. Hatırlanması gerekir.
ODTÜ, 1980 – 1981 sezonu ile başlayan Türkiye Kadınlar Basketbol Deplasmanlı Ligi’nin ilk şampiyonudur. Hatta sonraki 2 sezonun da şampiyonudur. Günümüz itibariyle, Fenerbahçe ve Galatasaray’dan sonra en fazla şampiyonluk kazanan takımdır. Bu sırayı Beşiktaş ile paylaşır.
ODTÜ bayan takımı, şampiyonluklarla beraber gelen Avrupa Şampiyonlar Kupası’na düzenli olarak katılmıştır. Burada önemli olan nokta, ülkenin zor ve karışık günler geçirdiği 1980 döneminde, ODTÜ takımının her şeye rağmen maçlarını yapmak için yurt dışına büyük özveri ile çıkmış olmasıdır. Bunu daha iyi anlayabilmemiz için 1967-1987 yılları arasında hiç kadın Milli Takım faaliyeti gerçekleştirilmediğini (1) belirtmemiz gerekir. Belki milli takımın toplanmamasının nedenleri farklıdır ama o yıllarda bayan basketbolunda ülkenin temsilini gerçekleştiren takım ODTÜ’dür.
Bayan basketbol takımı gibi, ODTÜ erkek basketbol takımı da 1. Ligde mücadele etti. (1975 – 1976, 1976 – 1977, 1980 – 1981, 1981 – 1982, 1982 – 1983). Bu dönemlerde ODTÜ’nün ligin renkli takımlarından olduğunu biraz araştırma yapınca görüyoruz. ODTÜ’nün 1. lig sezonlarında yenilgisiz lig liderliği de var (2), 1 galibiyetle lig tamamlamışlığı da (3), Mehmet Baturalp antrenörlüğünde milli takıma oyuncu vermişliği de (4).
ODTÜ spor kulübü basketbol faaliyetlerinden bahsederken mutlaka Prof. Dr. Rüştü Yüce’den de bahsedilmesi gerekir. Prof. Yüce 1987 yılından, vefat ettiği 1996 yılına kadar ODTÜ Spor Kulübü Başkanlığı görevini yürütmüş (5), ülke basketbolu için önemli spor adamlarının yetişmesine de yardımcı olmuştu.
ODTÜ Spor Kulübünün liglerde yer alırken her zaman altyapıya önem verdiğini de görüyoruz. Prof. Dr. Rüştü Yüce’nin çabalarıyla kısa süre sonra Türk Basketbolunun kaderini değiştirecek pek çok teknik adam ve oyuncuyu ülkeye armağan edildi (Timur Göksel, Ünal Özüak, Erdal Özbıyık, Osman Erverdi, Murat Didin, Erdinç Talu, Rıza Erverdi, Çetin Yılmaz, Azmi Kansak) (6).
Altyapıya yapılan yatırımın en önemli başarısı, 1976 yılında Bolu’da yapılan Türkiye Gençler Basketbol Şampiyonasında Timur Göksel antrenörlüğünde, Karşıyaka, Fenerbahçe, Beşiktaş ve İ.T.Ü. gibi güçlü rakiplerini geride bırakarak elde ettikleri Türkiye Gençler Şampiyonluğu’dur (7).
ODTÜ genç oyuncularla gündeme geldiği kadar yaşlı oyuncularla da gündeme geldi. Sadece basketbol ve ODTÜ için değil, birçok spor branşı ve ülkemiz için önemli bir spor insanı olan Mehmet Ali Yalım ODTÜ Basketbol Takımı ile 50 yaşında sahaya çıkarak ulaşılması belki de imkansız bir rekora imza attı (8).
ODTÜ akademik başarının yanında önemli spor kültürüne de sahip bir üniversitedir. Günümüzde, basketbolda üst liglerde yer alabilmek için üniversiteleri aşan finans gücün gerekli olduğu kesin. ODTÜ basketbola hizmetini, üniversiteler ligine katılan takımları ve basketbol okulları ile devam ettiriyor. Bununla beraber, bir zamanlar ülke basketboluna hizmet etmiş, önemli basketbol insanları çıkarmış ODTÜ basketbol oluşumunun da unutulmaması, spor tarihi sayfalarında yer alması gerekir.
Not: Yazının konusu, kulüp bazında ODTÜ Basketbol Faaliyetleridir. Üniversiteler Arası Lig faaliyetleri yazıda işlenmemiştir.

Kaynaklar
1-      Türkiye Basketbol Federasyonu internet sitesi, Türkiye'de Bayan Basketbolu’nun İlkleri.
2-      Milliyet Gazete Arşivi, 11 Kasım 1976. Sayfa 11.
4-      Milliyet Gazete Arşivi, 12 Mart 1976. Sayfa 11.
5-      Türkiye Basketbol Federasyonu internet sitesi, Prof. Dr. Rüştü Yüce Unutulmadı. http://www.tbf.org.tr/tbfweb/tbfweb2.nsf/%28$$Lookup_TBFV1_BasinBulteni_All_WEB_View%29/C25E95C0CC058BCCC2257A85003836C5?OpenDocument
7-      Milliyet Gazete Arşivi, 02 Haziran 1976. Sayfa 11.
8-       Milliyet Gazete Arşivi, 16 Kasım 1982. Sayfa 4.

Koşu Kanunu

Afrika'da her sabah bir ceylan uyanır. O ceylan, en hızlı aslandan daha hızlı koşması gerektiğini bilir, yoksa ölecektir. Afrika'da ...