15 Aralık 2011

Emek Sineması için...


Ekim 1992. 14 yaşındayım. Kız arkadaşım yok, ama anneme kız arkadaşımla buluşacağımı söyleyerek izin alıyorum. Ergen aklı işte. Oysaki niyetim sinemaya gitmek. Masum bir yalanla çekiyorum en güzel kıyafetlerimi üzerime ve düşüyorum yollara. Hedef Beyoğlu. Çocukluğumdan beri İ.T.Ü. Gümüşsuyu Kampüsü içerisinde büyük bir keyif ile oynadığım basketbol antrenmanları bana Taksim yollarını ezberletmiş. Yaz aylarına yapılan çift antrenmanlar arası çıktığımız Beyoğlu hakkında da bilgim o günlerde sadece İstiklal Caddesi ile sınırlı.

O güne kadar sinema benim için bir ergenlik kaçamağı. Takım halinde birkaç kere o meşhur üç film birdenlere gitmişliğimiz vardır. Hiçbirimizin diğerinden geri kalacak hali yok. Ama o gün amacım İstiklal Caddesi’nde tek başıma gezmek, müzik kasetleri almak ve gerçek bir sinemaya gitmek.
Bazı günler, aslında pek de önemi olmasa da kafanızdan hiç çıkmaz ya, bir fotoğraf gibi hafızanızda çakılı kalır, işte o 1992 Ekiminin bir Pazar günü benim için öyle. O gün hava soğuk, yağışlı ve kapalıydı. Sabah saatleri olduğu için ve hava nedeni ile her zamankine oranla daha boş olan İstiklal Caddesi’nde dolaşmak bana büyük keyif verdi. O zamanlar eski yerinde olan Mephisto Kitapevinde uzun uzun müzik albümlerini inceledim ve MFÖ’nün The Best Of kasetini aldım. Oradan çıktığımda ayaklarım beni Emek Sinemasına götürdü. Batman Returns filmine bilet aldım. Gişede satılan şimdi adını hatırlayamadığım sinema dergisinden aldım. Göz ucuyla, Emek Sinemasının sinema efsanesi Hikmet Abi'yi kestim, inceledim. Bekleme salonunda boş gördüğüm bir yere oturarak filmi beklemeye başladım. Beklerken bir yandan dergiyi karıştırıyor, bir yandan da çevremde ki insanları takip ediyordum. İlk kez geldiğiniz bir yerde kendinizi yabancı hisseder ve çevrenizde ki insanları izleyerek yanlış bir şey yapmak istemezsiniz ya, işte bu takip o. Bekleme salonunda duvara yüksek bir şekilde monte edilmiş olan televizyonda gelecek filmin, yani Cehennem Silahı 3’ün soundtrack şarkısı It’s Probably Me şarkısını ilk kez o an dinledim. Çok etkilendim. Fotoğraf gibi hepsi aklımda.
O gün gittiğim yerler ve gördüklerim hayatıma önemli değerler kattı. Halen tek başıma yürümek beni dinlendirir. Halen en sevdiğim hava yağışlı, kapalı, çoğu insanın kasvetli dediği hava. Halen Beyoğlu en az insan olduğu zaman benim için en güzeli. MFÖ’nün The Best Of albümü halen benim en güçlü olarak gördüğüm albümler arasında. “Süper güçleri olmayan tek süper kahraman” olarak “Batman” benim en sevdiğim kahraman. “Batman Returns” halen benim en sevdiğim Batman filmi ve Sting ile Eric Clapton’un It’s probably me şarksısı en sevdiğim soundtrack şarkılarından. Aynı zamanda büyük keyif alarak dinlediğim bu iki önemli müzik dehasıyla da ilk tanışma günüm. 
Masum bir yalanla başlayan bir gün benim hayatıma önemli değerler kattı. Ve aslında bu değerlerin ortak kaynağı Emek Sineması idi. 
Bu günlerde Emek Sineması kapalı.
Anılara kapalı.
İstanbul Film Festivaline kapalı.
Gerçek bir sinema salonu görmek isteyenlere kapalı.
Bu günlerde masum bir yalanla sinemaya gidecek olan çocuklara, gençlere kapalı.
Sanata kapalı.
Kültüre kapalı.
Tarihe kapalı.
Mimarlığa kapalı.
EMEĞE kapalı. 
YIKACAKLAR...
İmara açık.
Alış veriş Merkezine açık.
Paraya açık.
Emek Sineması’nın benim ve benim gibi kim bilir kaç insanın kişiliğine, değer verdiklerine etkisi oldu. Sırf orda gösterildiği için, hakkında bir fikre sahip olmasam bile girip izlediğim filmlerin merkezidir o sinema. İstanbul Film Festivali denildiğinde aklıma ilk gelen, arka arkaya üç filmi sıkılmadan izlediğim, mimarisini hayranlıkla izlediğim yerdir. Ve bunlar sadece benim ortak düşünce ve anılarım olamaz. 
Kısaca Emek sineması benim gibi birçok insanın sevdiklerine yön verendir, alışkanlıklarıdır, kültürüdür, güzel anılarıdır. Bir kültür yuvası olarak geriye kalan 2 – 3 sinema salonundan biridir, en önemlisidir, en değerlisidir, en büyüğüdür. O binanın her ne olursa olsun yıkılması tarihi katletmektir ve mimarlığa ayıptır.

Aynı sokakta gençliğime dolayısıyla hayatıma yön veren ve benim için başlı başına bir yazı konusu olan Pendor artık yok, sıra Emek sinemasında, göreceksiniz ardından Sinepop’u da isteyecekler. Keşke Yeşilçam Sokağı kültür’ün paradan daha değerli olduğunun ispatı olarak kalabilse… Keşke birkaç kişi daha çok para kazanacak diye o sokak öldürülmese… 
İlgili linkler 
Sting&Eric Clapton – İts probably me : www.youtube.com/watch?v=SUYI7kIR0S4
MFÖ – The Best Of full albüm link: www.youtube.com/watch?v=CW2HebMHfuY

Koşu Kanunu

Afrika'da her sabah bir ceylan uyanır. O ceylan, en hızlı aslandan daha hızlı koşması gerektiğini bilir, yoksa ölecektir. Afrika'da ...