25 Şubat 2010

Geçen akşamların birinde iki arkadaşımla biraz içtik. Daha doğrusu ben içtim, onlardan biri içmedi, diğeri bir iki bira yuvarladı.

Eve dönerken otobüse bindim. Oturduğum yerde inanılmaz terlemeye başladım. Etrafıma baktım, terleyen, sıcaktan şikayet eden kimse olmadığı gibi, üzerlerinde benden daha kalın giyinmiş olanlar bile vardı. Bu terin tek kaynağı alkol, insanı boktan hale sokan bir zehir. Belki dramatize etmeye gerek yok ama yaşadıklarım ve öğrendiklerim var. İçki sadece kaybetmek demek. Galonlarca da içseniz, bir tek de içseniz sadece bir şeylerinizi kaybedersiniz. Onurunuzu, gururunuzu, bilincinizi, namusunuzu, bekaretinizi, paranızı, huzurunuzu, ailenizi, arkadaşlarınızı, sevgiyi, aşkı, evin yolunu, tuvaletin yolunu, saygınlığınızı, gülmeyi, ağlamayı, oyunu, hayatınızı kaybedersiniz… Kazandığınız ise bazen geçici mutluluk, bazen ortaya çıkan bir sanat eseri, bazen de size mutluluk hormonlayan hayal gücünüzdür. Bilinçaltınıza inen bir gaz pedalı gibidir alkol. Asıl mesele ortaya çıkan eserin gerçek olup olmadığıdır ve sizin bu yazıyı alkol içerek yazmanızdır.

12 Şubat 2010

TAKILDI

Hayatı boyunca bu acıyı çekti, her zaman canı acıdı, ama hiçbir zaman iyilikten vazgeçmedi.

O sadece yürüdü.

Yürüdü, hayal etti, düşündü. Cadde değişti, düşünceler değişti, hayaller değişti ama acı değişmedi. Her zaman kafası önde, gözleri bir noktada,

............................................yürüdü
..................................................düşündü
.........................................................yürüdü
...............................................................düşündü
......................................................................yürüdü
............................................................................düşündü..

ve bir gün 
               takıldı
                          merdivene…

Koşu Kanunu

Afrika'da her sabah bir ceylan uyanır. O ceylan, en hızlı aslandan daha hızlı koşması gerektiğini bilir, yoksa ölecektir. Afrika'da ...